Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Reklam
'' Sıra ve saygı gözetmeyen, yol bilmeyen , gelişi güzel davranan kimselere '' patavatsız '' denir . "
Sayfa 133 - Zafer Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
"Bizi Karamürsel sepeti mi sandın!?"
*** SULTAN AZİZ, memlekete yeni gelen yandan çarklı vapurla bir seyahat yapmak, hem de İzmit'te yeni inşa edilen av köşkünü görmek istemiş. Bir bahar sabahı vapurla İstanbul'dan hareket edilmiş. Bu geziyi' duyan yakın köy ve kasabalardan halk toplulukları, sahile akmağa başlamış. Karamürsel'den kayıklarla denize açılmışlar. Gemi İzmit açıklarına geldiği zaman öğle vakti de olmuş. Karamürsel'liler padişaha bir sepet kiraz ikram etmişler. Padişahın sofrasına gelen sepet pek makbule geçmiş. Kirazı sofrada bulunan bir tepsiye dökmüşler. İçinden dökülen kiraz, tepsiyi dolduruverince, padişah sepeti inceleyerek: "Şu sepet ufacık tefecik görünür amma, bakın içinden bir tepsi dolusu kiraz çıktı" demiş. *** Bu deyim, “herhangi bir şeyin küçümsendiği fakat, sonunda da mahcup olunan durumlarda" kullanılır.
Bütün Alıntılar
Ayağını yorganına göre uzat AGANIN biri, üzerine örttüğü yorganların küçüklüğünden şikayet edip duruyormuş. Yüklükte ne kadar yorgan varsa hanımına çıkarttırmış. Her birini tek tek örtmüş, aneak sabah kalktığında: "Bu da kısa geldi. Ayaeıkiarım buz kesti" demiş. Sonunda civarda ne kadar yorganeı varsa hepsini toplamış . Onlara,
Reklam
Kim takar Yalova Kaymakamını
VAKTİYLE, Yalova henüz bir ilçe iken, genç, heves- kar ve işgüzar bir kaymakam oraya tayin olunmuş . Vilayette resmi bir işi çıkm ş, çağrılmış , İstanbul'a gelmiş . Sirkeci'de kaldığı otelin altındaki kıraathanede sabahleyin, bütün İstanbul gazetelerini gözden geçirmiş. Fakat kendisinin İstanbul'a geldiğini bildiren bir habere rastlayamamış . Bu duyarsızlığa çok canı sıkıl mış . Sonra kalkıp, yakındaki berber dükkanlarından birisine traş olmağa girmiş. Berber ile kaymakam. tıraş esnasında başlamışlar dereden tepeden. havadan. sudan konuşmaya. Kaymakam bir aralık nabız yoklamak için berbere sormuş: "Yahu hemşehrim. duydun mu Yalova Kaymakarnı İstanbul'a gelmiş. her halde gazeteler yarın yazarlar.." deyince berber dudak bükmüş: "Beyim sen deli misin? Burası İstanbul. kim sallar. kim takar Yalova Kaymakamı·nı .. ... demiş . ••• Bu deyim. itibarı. kıymeti ve yetkisi olmayan birilerini tarif için kullanılır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Enine boyuna konuşmak
TEBRİZ'Lİ Abbas Ağa adında bir adam varmış . Tüccarmış, kağıtçılık işi ile uğraşırmış. Kısa boylu, fakat gayet tombalak biriymiş . Bir gün arkadaşlarıyla sohbet ederken, işin rengi değişmiş, tartışmaya başlamışlar. İçlerinden biri: "Abbas Ağa, sen çok konuştun . Boyun kadar laf etsene" demiş . Abbas Ağa, bu söylenenlere çok kızmış ve şöyle cevap vermiş: "Ben enime göre laf ederim!" ••• Bu deyim, "bir meseleyi her yönüyle etraflıca, konuşmak" anlamında kullanılır.
Az Olsun Temiz Olsun
KARTALıN kulağına gitmiş ki, şu kara karga mille- tinin ömrü çok uzun olurmuş. Merak etmiş, bir karga bulup ona sormuş: "Biz ki, şu kuşlar aleminin padişahlarıyızdır, ama ömrümüz şuncacıktır. Sen nasıloluyor da böyle uzun yaşayabiliyorsun? Elbet bir sırrı vardır bunun, anlat bakalım!" Karga: "Aman, kartal efendi! Ne
Ayağını yorganına göre uzat
AGANIN biri, üzerine örttüğü yorganların küçüklüğünden şikayet edip duruyormuş. Yüklükte ne kadar yorgan varsa hanımına çıkarttırmış. Her birini tek tek örtmüş, aneak sabah kalktığında: "Bu da kısa geldi. Ayaeıkiarım buz kesti" demiş. Sonunda civarda ne kadar yorganeı varsa hepsini toplamış . Onlara, nasıl bir yorgan istediğini